Franz Kafka’nın en popüler eseri olan Dönüşüm orijinal adıyla “Die Verwandlung” ilk olarak 1915 yılında Almanca olarak yayınlanan uzun bir öyküdür. Eserin baş kahramanı Gregor Samsa’dır. Kafka’nın alegorik bir anlatımla bir böcek üzerinden bir hayat ve belki de insanlığı anlattığı bu eser benim defalarca okuduğum ve her okuduğumda büyük keyif aldığım kitapların başında geldiği için bloğumda yer vermek istedim. Aynı zamanda Dönüşüm adlı uzun hikayenin Altkat Sanat tarafından yapılan deneysel uyarlamasını da izleme fırsatı bulduğum için bu yazıda hem kitaptan hem de tiyatro uyarlamasından söz etmek istiyorum.

Kafka‘nın Dönüşüm’ü bu vurucu ve şaşırtıcı girizgah ile başlıyor ve en baştan itibaren okuyucuda büyük bir merak duygusu uyandırıyor. Pazarlamacı olarak çalışan ve her sabah sıradan hayatında rutin işlerine devam eden, ailesine bakmak, kız kardeşini okutmak ve sabahları treni kaçırmamak zorunda olan alt orta sınıf bir bireyin portresini çizen Kafka kahramanımızı hikayenin hemen başında sabah uykusundan uyandırıp bir böceğe dönüştürüyor. Ailesi, kız kardeşi ve patronu tarafından kabul görüp sevilen bu adam ( hikayenin ilerleyen kısımlarında bu sevginin saf çıkarcı eğilimden fazlası olmadığını görürüz) bir böceğe dönüştüğü andan itibaren tıpkı kendisi gibi tüm yaşamı da bir metamorfoza uğramaya başlıyor. Kafka’nın Dönüşüm adlı eseri her eleştirmen ve okur tarafından farklı şekilde yorumlanmış olsa bile temelde farklı olanın dışlanması ve toplumca kabul görmemesine vurgu yapıyor. Bu dışlanma şeklini alegorik bir hale getirmek için Kafka böcek metaforunu kullanıyor.

Gregor Samsa aslında bir böceğe dönüşmeden önce de içinde yaşadığı toplumdan, çalışmak zorunda olduğu ve hiç sevmediği işinden, yaşamak durumunda kaldığı sefil hayattan son derece rahatsız iken bu dönüşüm sonrası kendi hayatına dışarıdan bakma şansı elde ediyor. Aile üyelerinin böceğe dönüştükten sonra kendisine karşı takındıkları tavır Kafka’nın yalnızlığına dair bir pasaj niteliğinde. Hikaye esas itibariyle toplumsal düzenin insanları nasıl sıradan ve sefil hayatlara mahkum ettiğine, paranın insanlıktan çok daha değerli ve geçerli bir kavram haline geldiğine ve değişimlerin her zaman sancılı olduğuna işaret ediyor. Hikayeyi baştan sona soluksuz okuyorsunuz. Ben normalde daha önce okuduğum kitapları tekrar okumayan, izlediği filmleri bir daha izlemeyen biriyim çünkü sıkılıyorum. Kafka’nın Dönüşüm adlı eserini 4 defa okudum ve ilerleyen zamanlarda tekrar okumak istiyorum. Çünkü hem eser tam sevdiğim tarzda kaleme alınmış hem de çarpıcı bir merak duygusuyla vurucu cümleler kitabın içerisinde yer alıyor. Muhtemelen kitaplara az çok ilgi duyan biriyseniz Dönüşüm’ü çoktan okumuşsunuzdur ama okumadıysanız mutlaka listenize ekleyip şans verin.

Hikayeden söz ettikten sonra uzun zaman sonra izlediğim en başarılı oyunlardan birisi olan Altkat Sanat’ın hazırlayıp sahnelediği Dönüşüm adlı oyundan da söz etmek istiyorum. Geçtiğimiz aylarda İzmir Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde izleme şansı buldum bu oyunu. Oyun isminden de anlayacağınız üzere Kafka’nın Dönüşüm adlı hikayesinin sahneye uyarlaması. Aslıhan Tarkan çevirisi ve Müge Saat yönetmenliğinde sahnelenen oyun 70 dakika ve tek perdeden oluşuyor. Açıkçası kitabı okumadıysanız oyunu izlemek size zevk vermeyecektir fakat Dönüşüm‘ü okuyan birinin bu oyundan keyif almaması hatta etkilenmemesi mümkün değil diyebilirim. Sahne, ışıklandırma, makyajlar ve oyunculuklar gerçekten son derece başarılı. Oyunu izlerken Gregor’un yaşadığı içsel sıkıntıları resmen hissediyorsunuz. Ana karakteri böcek olan bir hikayeyi sahneye uyarlamak ve hele hele bu uyarlamayı doğru makyajla oynamak büyük bir emek gerektirir. Bu noktada tam bir böcek göremesek bile en az bir böcek kadar etkileyici bir Gregor karşımıza çıkıyor ve bir beşiği andıran yatağı ile oldukça güzel bir görsel deneyim yaşatıyor bize. Açık ve net olarak şunu söyleyebilirim iyi bir okursanız ve az çok sanata ilgi duyuyorsanız kitabı okuduktan sonra bu oyunu izlemezseniz bir şeyler eksik kalacak demektir. Oyun halen sahneleniyor mu ya da sahnelenecek mi bilmiyorum takip etmek için Altkat Sanat’ın web sayfasına göz atabilirsiniz. Kitapla ya da oyunla ilgili merak ettikleriniz ya da paylaşmak istedikleriniz olursa yorum formu aracılığıyla bana yazabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.

Kafka, mekanik bir yaşamın yabancılaşmışlığına karşı, mutlak bir kesinti içinde, hep tamamlanmadan kalan bir dünyayı, bizi hep bekleyiş içinde bırakan olayları koyar. Kafka’nın niyeti dünyayı kopya etmek ya da açıklamak değil, yetersizliklerini açığa vurup, dünyayı olabildiğince ikna edici bir şekilde yeniden kurmak ve bizde, bu dünyanın ötesine geçip, kaybolmuş bir yurdun peşine düşmek özlemini uyandırmaktır. Kafka işte bu noktada bizi terk eder. O yabancılaşmanın ve yabancılaşma bilincinin ülkesine hükmeder.

Yazar

Araştırıp incelemeyi, yeni şeyler öğrenmeyi ve bu öğrenme deneyimimi bloğumda okuyucularla paylaşmayı seviyorum.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.