İnsanoğlu var olduğundan beri kadınlar her daim toplumlarda bir eşya, bir madde,adeta montunuzu çıkarıp asabileceğiniz bir portmanto muamelesi görmüş ve görmeye devam ediyor. 21. yüzyılın Türkiye’si hatta dünyasının en temel problemi şüphesiz kadınlar, cinsiyet ayrımı, kadının toplumdaki yeri ve önemi. Özgecan’ın öldürülmesi ile ülkemizde kadın gerçeği bir tokat gibi bir kez daha yüzümüze çarptı. Maktül ve katil bu süreçte hiç değişmedi. Türkiye’deki durum gösteriyor ki maalesef bu ülkede bir cins soykırımı mevcut.
Kadın ne sizin kendi arzularınızı tatmin edebileceğiniz vajinadan ibaret bir varlık ne de sizin her dediğinizi yapacak bir dadı. Biz adamların bunu iyi anlaması gerek. Adam diyorum çünkü toplumumuzda erkek ve adam kavramı birbirine karışmış durumda. Erkeklik size Tanrı tarafından verilmiş bir şey. Erkek olabilirsiniz fakat adam olmak farklı meziyetler ister. Mesele Can’ımızı katleden Suphi Altındöken ? Ne derece adamdı sorarım sizlere ? Yahut sokak ortasında eşini döverek öldüren erkeklere nasıl adam diyebilirsiniz ? 2008 yılından itibaren bu ülkede şiddet v.b nedenler ile ölen kadın sayısı 1156. Evet yanlış duymadınız 1200’e yakın kadın eşleri tarafından öldürüldü ve öldürülmeye devam ediyor. Aşağıdaki tablo 2009 Adalet Bakanlığı verileri size durumu daha iyi izah edebilir.
Tüm toplumlarda eğitim önce aileden başlar. Bir baba şerefli, namuslu ise çocukları da şerefli ve namusludur. Bir erkek evladın adam olma süreci babasının adam olup olmadığı ile ölçülür. Çocuk ailede kavga, şiddet arasında büyürse ilerde o da aynını kendi eşine yapacaktır. Bu yüzden anne-baba eğitimi bu toplumda olması gereken uygulamalardan birisidir. Üniversitede değerli hocam Yusuf Yanartaş sık sık tekrar eder derslerde: “Hep söylerim bu toplumda analık-babalık okulu da olmalı” Gerçekten bu söze katılmamak mümkün değil. İnsanlar öğütleri ile çocuklarına yol verirken yaptıkları ile kötü örnek oluyorlar ve eylemleri ile söylemleri çelişiyor. Toplumun ve devletin birlikte bu duruma çare bulması gerekmekte. Fakat bunun için ne kadar çalışıyoruz orası ise tam bir muamma.
Anneleri cennetin sahibi olarak gören bir peygamberin ümmeti olarak bizler bugün kadına bir eşya hüvviyeti vermekten onu doğuran, aş pişiren bir yaratık olmaktan öteye taşıdık mı ? İşte bu kocaman bir soru işareti. Özge’Can kardeşime Allah’dan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Yazımı bozkırın tezenesinin şu sözleri ile bitirmek uygun düşer diye düşündüm. Belki de en beliğ ifade budur durumumuz açısından: